Salı, Mart 08, 2016

Öyküm Yok 2005 Program Dergisi


KADINLAR SAHNESİ EĞİTİMSEN-İst3
ÖYKÜM YOK!
Oyuncular: Ekin KUKUL, Gül KUKUL, Sebir YURTSEVEN, Suna DİNÇSOY, Yıldız AYYILDIZ
Kostüm, dekor, Aksesuar: Ayşe PANUŞ, Ekin KUKUL, Gül KUKUL, Suna DİNÇSOY
Yazan ve yöneten: Dilara KAHYAOĞLU

Birazdan on kısa öykü izleyeceksiniz. Bütün öyküler tiyatro grubunda yer alan kadın oyunculardan ve yürütmekte olduğumuz “eğitimci kadın sendikacılar sözlü tarih” çalışmasından (SÖTAK projesi) elde ettiğimiz anı ve  gözlemlerin sahneye uygun küçük öyküler haline getirilmesiyle oluşturulmuştur: Hepsi bizim öykülerimizdir. Kadınların öyküsüdür. Bugün yani 8 Mart 2005 gibi,  kadınlar için oldukça anlamlı bir günde,  ileride tamamlanacak  uzun bir oyunun ilk aşamasını sizlerle paylaşmak üzere sahnedeyiz.
On öykü yaklaşık yarım saat kadar sürüyor. Oyunun hemen arkasından, izlemeye gelen  kadın arkadaşlarla bir forum yapacağız ve böylelikle izleyici kadınlar, bir kadın oyunun geliştirilmesine doğrudan katkıda bulunmuş olacaklar; çünkü buradan elde ettiğimiz verileri oyunu geliştirmek amacıyla kullanacağız..
İşin başında birbirimize anlattık, çok konuştuk ama boş konuşmadık. Sonra içimizden biri konuşulanları düzenledi ve kaleme aldı. Böylelikle bir sahne eserinin sahip olması gereken edebi dili işin başından itibaren yakalamayı hedefledik. Dramaturji ve sahneleme aşamasında ise oyunculuk çalışmalarında kullandığımız tekniklerden yararlanarak yazılı bir metni, bir sahne parçası haline getirmeye çalıştık. Sahne üstü buluş ve mizansenlerin yeterli olduğuna ikna olduğumuzda bunları sabitledik ve o sahneleri şimdilik bitmiş olarak düşündük. Birazdan izleyeceğiniz ilk aşamada, daha çok sözcüklerin gücünü ve söyleniş biçimini öne çıkardık. Yararlandığımız Brechtyen ve feminist tiyatro geleneğinin de önerdiği gibi, karakterlerimizin yaşadıklarının bir yandan hissedilmesini diğer yandan da olanlar üzerinde düşünülmesini, tartışılmasını istiyoruz.  İşte forum aşamasında bu tartışma işini yapmaya çalışacağız.
Nitelikli sahne metinleri yazmak ve oyunlar sergilemek isteyen bir kadın tiyatrosu topluluğu; iyi oyuncuların yanı sıra, kendi yazarlarını, yönetmenlerini, teknik kadrosunu ve eğitmenlerini de yaratmak zorundadır. Bunların hepsi de kadın olmak durumundadır. Çünkü harcanan emeğin, ortaya çıkan ürünlerin kadınlara, kadın bakış açısına hizmet etmesini garantilemenin bundan daha sağlam bir yolu yok… Başka türlü olunca,  kadınların yaptıkları  erkeklere mal ediliyor, onların hesabına bir artı olarak işleniyor.  Elbette bu duruma gelebilmek uzun bir araştırma, çalışma ve eğitim sürecinin sonunda olabilecek bir  şeydir; bu anlamda grup bazında daha  işin başında olduğumuzu söylemek mümkün.
Tiyatroyu sendikal alanda ciddi bir kadın mücadelesi yaratmanın bir aracı olarak görüyoruz. Brecht  “tiyatro her şeyden önce savaşçı olmalıdır” demişti. Bu anlayış bizler gibi, sendikal alanda feminist ve çok-kültürcü bir perspektiften kadın tiyatrosu yapmayı hedeflemiş bir grup için çok önemlidir ve yol göstericidir. Karşımızdaki teorik sorunlar, özellikle de feminist-çokkültürlü-sınıf duyarlığına sahip bir tiyatro paradigmasının inşası problemi, ancak böylesi bir mücadeleci perspektifle çözülebilir.
Grubun teatral çekirdeği, kesintisiz bir şekilde son üç yıldır Eğitimsen İstanbul 3 Nolu Şube’nin kültür ve sanat komisyonuna bağlı olarak çalışan tiyatro biriminde bu işi yapıyorlar. Bu sene ilk defa her şeyi sadece kadınların yaptığı bir kadın tiyatrosu girişimini de başlatmış olduk. Bu aşamada, ilerisi için değerli katkıları olabilecek bir  çekirdek grubun oluştuğundan bahsetmek mümkündür. Tiyatrocu kadınların,  kendisini ve birbirini eğiterek ilerleyeceklerini, aynı zamanda da başka kadın oyuncuların, yazarların,  vb. kültür ve sanat emekçilerin ortaya çıkmasına ciddi katkılar sunacaklarını, ileride –mesela- çoluk çocuğa karıştıklarında da, bu işe veya buna benzer işlere devam edeceklerini ummaktayız. Hedefimiz budur.

ÖYKÜLERİMİZ  


Sokak,
Semer,
Muayene,
Karanlık,
Atkı,
Zele,
Deprem,
Domuz,
Taktak
Öyküm Yok..



Oyunumuza da adını veren son öykü olan “öyküm yok” epizodu dışında tümü anılardan esinlenerek yazılmıştır. “Öyküm yok” ise Dilara’nın  kendi yazdığı bir öyküdür.

KADRO:

Ayşe:Yıllardır başına doladığı tiyatro belasından kurtulmaya çalışmakta ama kurtulamamaktadır. İlk defa geçen sene zorla çıkarıldığı sahneden aslında çok hoşlanmışsa da, her sene başında olduğu gibi, bu sene de kararlı bir şekilde gelip klasik repliğini söylemiştir: “her şeye varım, ama sahneye çıkmammmmm!!!!!”.  Gerçek bir emekçidir:  “Sahne olmasın da ne olursa olsun her şeyi yaparım” der.
Dilara: Neredeyse 20 yıldır tiyatro ile uğraşmaktadır.  Farklı nedenlerden kaynaklansa da, o da Ayşe gibi sahneye çıkmak istemez, ama bunu da –hem de iki kez- yapmak “zorunda” kalmıştır. Beş senedir Eğitimsen 3 Nolu şube tiyatro biriminde  çalışmakta ve  toplumsal cinsiyet, insan hakları ve tarih eğitimi, kadınlarla sözlü tarih konularında çalışmalar yapmaktadır.
Ekin: Onu her yerde görebilirsiniz. Eylemde, halk danslarında, tiyatroda, şube sergilerinde… Saat yedide kalkıp evden çıktığı, gece yarısına doğru evinin kapısından içeri girdiği tahmin edilmektedir. Yeni evlidir. Evlilik olayı, hayatında hiç bir şeyi değiştirmemiş gibi görünmektedir. Ve elbette, bizim bundan hiçbir şikayetimiz yoktur…
Gül: Beş altı aylık, çiçeği burnunda bir öğretmendir. Kadrolu olamadığı için komik bir paraya ücretli öğretmenlik yapmakta ve tam 30 SAAT derse girmekte olduğundan arada nasıl fırsat bulup da sahneleri çalışarak geldiği ve metinleri ne zaman ezberlediği, çözülmesi gereken bir muamma olarak önümüzde durmaktadır.
Sebir:İlk defa geçen sene sahne tozu yutmuştu. Kadın tiyatrosu yaratmak, kadın oyunları oynamak fikrinin hararetli savunucu ve öncülerindendir. Çalışmalarda başımızın belalarından biridir. Çünkü hiç durmadan öykü anlatmakta, nasıl başa çıkıp sahneleyeceğimizi bilemediğimiz inanılmaz öykülerin önümüze yığılmasına neden olmakta, bu girişimleriyle sahne çalışmalarını ciddi ölçüde “sekteye uğratmaktadır”…
Suna: Bundan çok kısa bir süre önce bir  çalışma anında birden gelip masaya oturmuş ve ardından kendini sahnede bulmuştur. İzlenimimiz bu duruma  hiç itirazı olmadığı yönündedir. Edebiyat öğretmenidir. Yeni gelmiş olmasına rağmen üzerine aldığı iki öyküyü de inanılmaz bir çabuklukta kotarmıştır. Sahne tozunu yutmuş, virüs ona da bulaşmıştır, kurtulacağı sanılmamaktadır.
Yıldız: Gerçek bir emekçi ve tiyatro tutkunudur. Üç yıldır tiyatro ile uğraşır. Öğrenmeye karşı inanılmaz tutkusu vardır. Büyük bir azimle geçmişte öğrenemediğine inandığı her şeyin peşinden koşar. Ödev olarak saptanan her şeyi eksiksiz yapar, iletişimi  organize eder, arada bir başını  belaya soksa da  bütçeyi ve kayıtları  tutar… :)  

Teşekkürler… İki yıldır kostümlerimizi diken Güler Er’e,  üç yıldır kahrımızı çeken ve bize elinden gelen her türlü olanağı sağlayan eski eğitim sekreterimiz Naci Çelik’e, eski kadın sekreterimiz Hatice’ye,  yeni kadın sekreterimiz Güldal’a, bizi çaysız bırakmayan ve işimize karışan tek erkek olan Hamdi’ye, kadın komisyonu üyelerine, eski başkanımız Ekber Hoca’ya, yeni başkanımız Dursun Hoca’ya, teşekkürler…

Eğitimsen İstanbul 3 Nolu Şube Tiyatro Birimi’nin önceki prodüksiyonları:

2000-2001-Doğmamış Çocuktan Mektup
2001-2002-Dersimiz Savaş
2002-2003-Bahar Temizliği-Kadın Demek Ne Demek
2003-2004-Sersem Kocanın Kurnaz Karısı



[Not: Bu adresler artık geçerli değildir. DK 2016]

Hiç yorum yok: