Pazartesi, Temmuz 31, 2023

Uygulamalı Feminizm Dersleri Ders 2: Ayrımcılık, Cinsiyet Ayrımcılığı ve Pozitif Ayrımcılık Nedir?

 




Bu çalışmada Ayrımcılık konusu özellikle kadınlar açısından ele alınacaktır. Pozitif ayrımcılık en fazla eleştiri alan, hatta saldırılan haklardan biridir bu nedenle pozitif ayrımcılığın neden önemli olduğu, neden gerekli olduğu da tartışılacaktır.



Kaynak 1

Ayrımcılık Çeşitleri1

Bir çok konuda ayrımcılık yapılmaktadır. Aşağıda bunların en önemlileri listelenmiştir.

a. “Irk” (tırnak içinde çünkü ırk kavramı tartışmalı bir kavram. burada etnik aidiyet kastediliyor)

b. renk

c. cinsiyet ve cinsel tercih (bağlamımız gereği daha çok bu madde üzerinde duracağız)

d. dil

e. din

f. milliyet,

g. köken,

 h. siyasi görüş,

i. toplumsal sınıf

j. kişilerin fiziksel/zihinsel sağlık durumları

veya başka açılardan, açık veya örtük olarak; ayrımcılık, önyargı, genelleme içeren, veya bunu özendiren, buna yol açabilecek; başka insanlara ve gruplara karşı düşmanlık aşılayan/düşmanca duygulara yol açabilen ifadeler/ögeler. Alışılmış olandan farklı, (ve amaçları açısından insan hakları ilkelerine ters düşmeyen, veya başkalarının haklarını tehdit etmeyen) kişisel ve grupsal tercihlere karşı tahammülsüzlüğü, hoşgörüsüzlüğü içeren ya da teşvik eden ifadeler. Alışılmış olandan farklı grup ve düşüncelerin sırf farklılıklarından dolayı aşağılanması, bu grup ve düşüncelere karşı öğrencide düşmanlık uyandıracak ifadeler. Farklı inançlara, kültürlere, gelenek, örf ve adetlere dönük incitici ibareler.  Farklı olanı görmezden gelmek, görünmez kılmak da, en az yukarıdaki ihlaller kadar, bir insan hakları ihlali olarak değerlendirilmelidir. 

Ders kitaplarında tek bir gayrimüslim yurttaş adına rastlanmaması, “Ali’nin topu hiç Agop’a atmaması”, Çerkes sözcüğünün geçtiği neredeyse tek yerin “Çerkes Ethem’in ihaneti”, Kürt sözcüğünün geçtiği tek konunun “zararlı cemiyetler” olması, din dersi kitaplarında alevilik ve diğer Anadolu inançlarından söz edilmemesi, birçok durumda “kadının adının olmaması”, tek bir ‘işçi ailesi’ örneğine rastlanmaması vb…, ayrımcılık örnekleri olarak düşünülmelidir…


Tartışma-Düşünme

Yukarıda listelenen ayrımcılıklardan başka ayrımcılıklar da var mı? Araştırın, söyleyin ve tartışın.

Amaç: Farklılık yaratmak olduğu gibi gerçekten de burada belirtilmeyen başka ayrımcılıklar da var. Onların da bu vesileyle dile getirilmesi iyi olur.


Kaynak 2 (KB)

Bu metni geçen derste gördük buraya da bu kısmını aldım


"Ağabeylerim yemek isteyebiliyor, ellerini uzatıp istediklerini alabiliyorlardı. Verilmesini beklememiz söylendi. Biz kız kardeşler ve annemiz geriye kalanlarla yetinmek zorundaydık." (Yiyecek dağıtımında kız çocuklarına/kadına yönelik ayrımcılık)


“Okula gitmek bir mücadeleydi. Babam biz kızların okumasına gerek olmadığını düşündü." (Eğitim fırsatlarının eşit veya hiç olmaması) 

"Arkadaşlarımla buluşmak veya oynamak için dışarı çıkamadım.” “Kardeşlerim her an gelebilir ama benim hava kararmadan dönmem gerekiyor." (Kızlar için özgürlük ve hareketlilik eksikliği)

"Babamın malında benim payım yok. Kocamın malı da benim değil. Aslında benim diyebileceğim bir ev yok." (Kadınların miras veya mülkiyet haklarının olmaması)


Tartışma-Düşünme

Bu örnekler Hindistan'dan. Bizim ülkemizden buna benzer örnekler düşünün ve aklınıza gelenleri ifade edin ve buradakilerle benzerlikleri, farklılıkları yönünden tartışın.


Kaynak 32


Görsel 1





Görsel 2




Görsel 3


Tartışma-Düşünme

Yabancısı olmadığımız görüntüler... İlk ikisini bir ders kitabından aldım üçüncüsünü de internetten rastgele bir aramayla buldum. Karikatür üzerinde düşünelim.

a. Neden buradaki müdür erkek? Siz hiç karikatürlerde kadın müdür çizildiğini gördünüz mü? Nedenlerini ortaya koyarak tartışalım.

b. Diyelim ki bu karikatürdeki müdür bir kadın olsaydı (hiç bir şeyi değiştirmiyoruz, sadece erkek değil kadın müdür var)... O zaman ne düşünürdünüz? Tartışalım.


Kaynak 4: Görece yakın zamana ait cinsiyete dayalı istatistikler3

a. 


b. 


c. 


d. 


e. 


f. 


g. 


h. 


i. 



Tartışma-Düşünme

tabloları tek tek inceleyerek aşağıdaki sorulara yanıt verelim


Sorular

Cevaplar

a


*922 ilçe müdüründen kaçı kadın?

*23 genel müdürden kaçı kadın?


*


*

b


*Kadın istihdamı en çok hangi ülkede artmış?

*Kadın istihdamı en çok hangi ülkede düşmüş?

*Türkiye’nin durumunu diğer ülkelerle kıyaslayarak yorumlayınız, tartışınız.


*


*


*

c


*2006 yılından bu yana kadının istihdamının iyiye gittiğini söyleyebilir miyiz?

*2013-14 yılında ilginç bir durum var. Nedir o? Neden böyle bir sonuç alınmış olabilir?


*



*

d




*Tabloyu dikkatle inceleyerek 5 saptama yazınız. Bunlardan en az biri Türkiye ile ilgili olsun.

*


*


*


*


*


e


*Polonya’nın dikkat çeken dönüşümünün nedenleri neler olabilir. Tartışınız.


*

f


*Türkiye’nin durumunu değerlendiriniz.

*AB’nin durumunu nasıl buldunuz? Tatmin edici bir sonuç olduğunu düşünüyor musunuz?


*



*

g


**Türkiye’nin durumunu değerlendiriniz.

*AB’nin durumunu nasıl buldunuz? Tatmin edici bir sonuç olduğunu düşünüyor musunuz?

*


*

h

*Türkiye’nin durumunu değerlendiriniz.

*AB’nin durumunu nasıl buldunuz? Tatmin edici bir sonuç olduğunu düşünüyor musunuz?


*



*

i


Burada ilginç bir durum var. Bunun nedeni neler olabilir?


*



Kaynak 5 (FT)

Cam tavan sendromu kavramı kariyer yönetimi ile alakalı güncel konularda sıklıkla karşılaşılan kavramlardan biridir. Cam tavan sendromunun daha detaylı anlaşılması açısından ortaya çıkan sebep/sonuç ilişkilerini ilgili literatür ile ilişkilendiren “Pire Deneyi” ile başlayarak anlatılmıştır:

Bilim insanları pirelerin değişik açılarda zıpladıklarını gözlemlemişlerdir. Aralarından birkaçını seçip 30 cm boyutundaki fanusun içine yerleştirirler ve cam fanusun üzerini kapatırlar. Alt kısımda metal zemin ısıtılır ve bu ısıdan tedirgin olan pireler zıplayarak oradan uzaklaşmaya çalışırlar fakat baş kısımlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Yer sıcak olduğu için yeniden zıplarlar, yine aynı sorunla karşılaşırlar. Pireler camın ne olduklarını tanımadıkları için kendilerini neyin mani olduğunu anlamakta güçlük çekerler. Her defasında başlarını camın üst zeminine vuran pireler en nihayetinde o kısımda 30 santimden fazla zıplamamaları gerektiğini öğrenmiş olurlar. Sonunda tümünün 30 cm zıpladığı anlaşılınca deneyin ikinci bölümü başlatılır ve fanusun üzerine konan cam tavan yok edilir. Yere tekrardan ısı verilir. Pirelerin hepsi, aynı açıda 30 cm yüksekliğe zıplarlar. Artık üst kısımlarında cam handikapı yoktur fakat daha fazla yüksekliğe zıplama imkanları olduğu halde pirelerin hiçbiri atılganlık gösteremezler. Kafalarını cama çarparak öğrendikleri bu kısıtlayıcı yaşam dersine bağlı halde yaşarlar. Gitme olanakları olduğu halde gidemezler. Çünkü bu engel bundan sonra zihinlerine yerleşmiştir. Onları kısıtlayan engel ortadan kalkmasına rağmen zihinlerindeki handikap mevcudiyetini devam ettirmektedir. Bu deneyde canlılar neyi başaramayacaklarını ne şekilde bellediklerini gösterir, yani burada ortaya öğrenilmiş çaresizlik kavramını karşımıza çıkarmaktadır. Bu pirelerin üzerinde yapılan deney “cam tavan sendromu”nu anlamamızı kolaylaştıran bir durumdur.”

Tartışma-Düşünme

Metni okuduktan sonra düşünün: Kendinizi deneyde anlatılan pirelerden biri olarak hissettiniz mi? Duygu ve düşüncelerinizi, nedenleriyle birlikte açıklayınız


Kaynak 6 (Austen)4


"Fakat ben tarihle, gerçek vakur tarihle ilgilenemem. Ya sen? "

" Evet, ben tarihten hoşlanırım."

"Keşke ben de hoşlansaydım. Tarihi bir parça görev ola­rak okuyorum, fakat ne canımı sıkan, ne de beni yoran hiç­bir şey anlatmıyor. Her sayfada savaşlar ya da salgın has­talıklar, kralların ve papaların kavgaları; hiçbiri bir işe ya­ramayan erkekler ve hemen hemen hiç olmayan kadınlar -çok can sıkıcı.”


Tartışma-Düşünme

Jane Austen’in romanlarından herhangi birini okudunuz mu? Okumadıysanız bile belki eserlerine dayanılarak çekilen filmleri izlemişsinizdir.5 Buna göre düşünün: Jane, romanlarında kimleri anlatıyor? Yani Romanlarının kahramanı kimler? Dolayısıyla yukarıdaki eleştiriye romanlarında nasıl cevap vermiş? Bu bağlamda pozitif ayrımcılık yaptığını söyleyebilir miyiz?


Kaynak 7 (NB)

Burada gözlerinizin önünde yeniden kurgulamaya çalıştığı­mız kadınların tarihi, henüz bitmemiş bir mücadeledir. Bizler, hepimiz, insanlığın kaderinde ortaya çıkan en büyük devrimin mirasçılarıyız: Doğum kontrolü sayesinde kadınların karnı nihayet erkek egemenliğinden kurtulabildi. Ancak bu özgür kadınların alanı henüz çok dar! Dünyanın birçok bölgesinde, hatta çok yakınımızda, aramızda, erkekler kadınları bilgisizliğe ve boyun eğmeye mahkum ediyor; bunu hala ve her zaman "çocuk doğurmanın sağladığı müthiş ayrıcalığı" denetleye­bilmek için yapıyorlar. Erkekler namuslarını kızlarının, kız kardeşlerinin, eşlerinin bedeniyle özdeşleştirdikleri için, bugün bile kadınlar dövülüyor, hatta öldürülüyor. İçinde bulunduğu­muz "gelişmiş toplumlarımız" bile bu tür geriye dönüşlerden kurtulabilmiş değil.



Tartışma-Düşünme

Yazar, “Kadınların tarihi henüz bitmemiş bir mücadeledir” demiş. Neden böyle düşünüyor? Argümanlar oluşturarak açıklayınız.



Kaynak 8 (ÖÖ)

... Kadının bedeni üzerinde koruma, sahiplenme, terbiye etme saikiyle işlenen her türden şiddet ataerkil yapının meşruiyetini pekiştirmeye yöneliktir.

Dünyanın pek çok yerinde kadınlara sessiz olmaları, erkeklerin söylediği her şeyi onaylamaları, verilen her görevin üstesinden gelmeleri gerektiği ve başka alternatifleri olmadığı ezberletilir. Konuşma, sorgulama, reddetme, isteme riskini göze alanlar “edepsiz” olduklarının düşünülmesi riskini de göze alırlar. Kadınlar korkularla, değersizlik hissiyle, çaresizlikle doğmuyorlar. Aile, toplum, inanç sistemi, siyasi erk, sevgili, eş öğretiyor bunları kadınlara. Erkek için kadın bedeni ciddi bir zaaftır, bu yüzden kadın kendisini erkeğin arzusundan sakınmalıdır, deniyor. Kadın; erkeğe muhtaçtır, bit kadar bile olsa bir kocası olmalıdır, deniyor.

Nihayetinde kadınlar susturuluyor. ...

Peki, kadın neden susar? Yaşadıkları ağır geldiğinden, bir umuda tutunmak, görmezden gelmek, olanlara hep iyi tarafından bakmaya çalışmak yorduğundan susar. Kadın, karşısındakini her hali ile kabullenip önce onu anlamaya çabalarken kendi hislerini, sevgi ve şefkat gereksinimini, dertlerini, isteklerini ötelediği için susar. Emeklerinin boşa gittiğini gördüğünde, karşısındakine dair güveni yerle yeksan edildiğinde susar.

Kadın, korkutulduğu için susar. ... Hâlbuki ezilen, hor görülen, hakkını aramayı bilmediği düşünülen, mağduriyet ve adaletsizlik hisleriyle boğuşan, kifayetsizlik ve ıstırap içinde çırpınan kadın hiçbir şey söylemediğinde bile konuşmaktadır. Ancak biliriz ki her diktatoryal eğilim, sözü engellemekle işe koyulur.

Filistinli yazar Etaf Rum;6 kendi tecrübelerinden yola çıkarak kaleme aldığı Kadının Sesi Yok” kitabında Arap kültüründe yetişen Filistinli bir ailenin, dinsel, toplumsal ve eril sistemin köleleştirdiği, sessizliğe mahkûm edilen üç farklı nesilden kadının dramatik yaşantılarını ele alıyor. İsrail’in Filistin halkına yaşattığı şiddete, aşağılanmaya, mülteci kamplarındaki acılara, göçe mecbur bırakılan yaşamlara değiniyor. Yazar; Isra, Deya ve Feride’nin anlatıcılığıyla aktardığı bu romanda kadına yönelik şiddeti, insanlık dışı muameleleri, tüm bunların Amerika’daki kalıcı etkilerini ve toplumlarda açtığı yaraları da titizlikle inceliyor.

Yazar; güçlü birçok katmanlı öyküyü kurguda, atmosferde ve dilde sadeliği ve gerçekçiliği bırakmadan kaleme alıyor, “Benim geldiğim yerde sessizlik cinsiyetimden kaynaklı bir durum; tıpkı bir kadının göğsündeki memeler kadar normal, karnında büyüyen sonraki nesil kadar gerekli. Benim geldiğim yerde sessiz kalmayı, sessizliğimizin bizi kurtaracağını öğrendik. Yıllar yıllar sonra bunun doğru olmadığını biliyorum. Bu hikâyeyi yazarken sesimin çıkmaya başladığını hissediyorum.” diyerek erkek-kadın dikotomisinin din kaynaklı olduğunu belirtirken kadınların asla sessiz kalmaması gerektiğini vurguluyor.

Abi Daré ise Sesim Duyulana Dek” adlı kitabında Nijerya’nın küçük bir köyünde büyüyen, kendi sesine kavuşabilmek ve kendi adına konuşabilmek için okumak isteyen bir genç kızın unutulmaz hikâyesini anlatıyor. ... Yaşlı bir adama erkek çocuk doğurmak üzere babası tarafından satılsa da kendini, hayatını, hatta dünyayı değiştirmek, hayalindeki öğretmenlik mesleğine kavuşabilmek, sesini bulmak için dik duran Adunni ile birlikte yol alıyor ve dünyayı Adunnilerin değiştireceğini bir kez daha anlıyoruz.

Dünyanın neresinde olursanız olun kadın olmak, kadınlığı yaşamak zordur ve mücadele gücü ile emek ister. Erkek; bitmez tükenmez bir fedakârlık, güzellik, yatakta kıvraklık, mutfakta ve ev işlerinde beceriklilik bekler. Kadın; kimi zaman cinsiyetinden dolayı aşağılanır, kimi zaman tacize, tecavüze uğrar, kimi zaman ekonomik bağımsızlığını kazanmış olsa da bedel öder. Özgürlüğü ahlaksızlık, fikirlerini müdafaa etmesi ukalalık sayılır. ... Mülkiyet sahibi erkek, kadın üzerindeki mülkiyet hakkını döverek, söverek, ona tecavüz ederek kanıtlıyor. Eril tahakkümün zevk aradığı ya da zevke ulaştığı falan yok: O boyun eğdirmeye ihtiyaç duyuyor ve mülkiyet damgasını kurbanın kalçasına kızgın demirle dağlıyor. Dünya var olduğundan beri ok, kılıç, top, tüfek, füze ve diğer ereksiyonlarla ifade edilen kudreti erkek cinsel organıyla özdeşleştiren “pek edepli erkekler”; “edepsiz kadınları” susturarak yola getirmeye çalışıyor.


Tartışma-Düşünme

*Kadın neden susar? Yazara göre...

Size göre neden susar? Bir de yazarın düşüncesine ekleyeceğiniz farklı noktalar var mı? Ve eğer varsa bir anınızla birlikte onu da açıklar mısınız?

* Kadının Sesi Yok kitabının konusu nedir?

* Sesim Duyulana Dek kitabının konusu nedir?

* Kadınların sesinin olmaması veya kısılması, bu kitaplarda bir metefor olarak mı kullanılmış yoksa gerçek durumun çıplak, açık seçik bir ifadesi midir?


Kaynak 97

Hangi davranışların iş yerinde psikolojik taciz (mobbing) olarak kabul edilmesi gerektiği sorusunun cevabının vermek amacıyla Alman psikolog Heinz Leymann,  mobbing kapsamında yapılan davranışları beş grupta toplayıp incelemiştir:

  • Bu çalışmada birinci grupta, mağdurun kendini göstermesini ve iletişim oluşumunu etkileyen davranışlara yer verilmiştir. Bu çerçevede yapılan davranışlar arasında; mobbing uygulayıcıları tarafından mağdurun kendini gösterme olanakları kısıtlanır ve sözü sürekli kesilir, mağdurun birlikte çalıştığı kişiler mağdurun kendini gösterme olanaklarını kısıtlar, mağdura bağırılır veya azarlanır, mağdurun yaptığı işler ve özel yaşamı sürekli eleştirilir, telefonla rahatsız edilir, tehditler alır, jestler ve imalar yoluyla mağdurla ilişki reddedilir.

  • İkinci grup davranışlar ise sosyal ilişkilere saldırıları içerir. Bu kapsamda, mağdurun çevresindeki insanlar mağdurla konuşmaz veya mağdurun başkalarıyla konuşması engellenir/yasaklanır, mağdura diğerlerinden izole edilir veya mağdur sanki orada yokmuş gibi davranılır.

  • Üçüncü grup olarak sınıflandırılan davranışlar ise kişinin itibarına saldırıları içerir. Bu kapsamda; mağdur hakkında asılsız söylentiler ortada dolaşır, insanlar mağdurun arkasından kötü konuşur, mağdur gülünç durumlara düşürülür veya bir özrüyle alay edilir, mağdur akıl hastasıymış gibi davranılır ve psikolojik değerlendirme geçirmesi için baskı yapılır, mağdurun dini ve siyasi görüşü, milliyeti veya özel yaşamıyla alay edilir, mağdur gülünç duruma düşürülmek için yürüyüş, ses ve jestleri taklit edilir ya da küçük düşürücü isimlerle anılır, mağdur özgüvenini olumsuz etkileyen bir iş yapmaya zorlanır ve çabaları aşağılayıcı şekilde yargılanır, kararları sürekli sorgulanır ya da mağdura cinsel imalar yapılır.

  • Dördüncü grup davranışlar kişinin yaşam kalitesi ve mesleki durumuna saldırılar biçiminde ortaya çıkar. Bu bağlamda; mağdura hiçbir özel görev verilmez, sürdürmesi için anlamsız işler verilir, mağdura verilen işler geri alınır ve mağdur kendine yeni bir iş bile yaratamaz, mağdura sahip olduğundan daha az yetenek gerektiren veya itibarını düşürecek şekilde niteliklerinin dışındaki işler verilir, mağdurun işi sürekli değiştirilir, mağdura mali yük getirecek şekilde zararlara sebep olunur, mağdurun ev ya da iş ortamına zarar verilir.

  • Beşinci grup ve son grup saldırılar ise kişinin sağlığına dokunan saldırılardır. Bu bağlamda mağdur; fiziksel olarak ağır işler yapmaya zorlanır, fiziksel şiddet tehditleri yapılır, mağdurun gözünü korkutmak için hafif şiddet uygulanır veya mağdura fiziksel zarar verilir ya da doğrudan cinsel tacizde bulunulur.

Kişisel eşyalara zarar verilmesi, dışlama ve izolasyon, iş arkadaşlarıyla iletişim kurmanın engellenmesi, mağdur hakkında dedikodu ve yanlış bilgi yayma, iş arkadaşlarının mağdura karşı kışkırtılması, mağdurun performansı hakkında ağır ithamlarda bulunmak, provokasyon, söz ve fiile aşağılama, görev verilmemesi, tekrarlanan disiplin soruşturmaları, mağdura görev verilmemesi, sürekli eleştirilmesi, işyeri imkânlarından faydalanmanın engellenmesi, aşırı iş verilmesi ve/veya makul olmayan sürelerde işin bitirilmesinin talep edilmesi, mağdurun ruh sağlığı hakkında imalarda bulunması gibi örnekler mobbinge örnek olarak gösterilebilir.

Bunlarla birlikte, yaşanılan her sıkıntı işyerinde yıldırma olarak tanımlanmamaktadır. Bir defaya mahsus yaşanan olaylar veya maruz kalınan davranışlar; şiddetli fakat aniden gelişen bir çatışma; birden çok tekrarlansa bile strese ve doğal iş yoğunluğuna bağlanabilecek süreklilik arz etmeyen olumsuz tutum, davranış, tartışma ve çekişmeler; yönetimin yasal yetkisi çerçevesinde performansı artırmaya yönelik tutumlar; kanunların gereğinin yerine getirilmesi; başkalarının hak ve özgürlüklerin korunması; işyeri dışında gerçekleşen tutum ve davranışlar ile benzeri uyuşmazlıklar ve durumlar her zaman işyerinde yıldırma olarak nitelendirilmeyecektir.



Tartışma- Düşünme

* Burada sözü edilen mobbing örneklerinden bizzat başınıza gelen kötü bir durum yaşadınız mı? Evetse, sorunu nasıl çözdünüz?

* Sizce mobbinge en fazla uğrayan insanlar kimlerdir? Örneklerle açıklayınız. BU durumun nedenleri konusunda ne düşünüyorsunuz?



Kaynak 10 (FT)

Eğitim Örgütlerinde Kadın Yöneticilerin Karşılaştıkları Cam Tavan Sendromu adlı çalışmada8 tez sahibi kişi, kadınlarla görüşme yapmış. Yönetici deyince akla erkeklerine gelmesine ve kadın yöneticilerin neden az olduğu konusuna değinerek, yönetici kadınların; (müdür, müdür muavini kadınlar) düşüncelerini sormuş. Ben buraya üzerinde çalışabileceğimiz üç beş örnek aldım. DK


(Yönetici 6) “Sebebi bence, erkek yöneticiler işine aşırı derecede odaklanıyorlar. %90 işe odaklanıyorlar, ev, çocuk, yapılacak işleri geri plana atıyorlar. ... bayanlar bunlarla haşır neşir olduğu için erkekler %90 işe zaman ayırıyorsa, bayanlar %60 bile zaman ayıramıyor. Ben bir idareci olarak mesaim 17.30 da bittiği zaman eve koşarak gidiyorum, evde çocuklarlar ilgili işlerim var, ev ile ilgili işlerim var, ailemle ilgili işlerim var. Ama erkek ne yapıyor işi bittiği zaman ya kurumunda kalıyor işlerini yapıyor, ya da bir öğretmenevine, lokale gidiyor. Öğretmenevine gidiyor oturuyor kahvesini içiyor…Yani, şöyle yönetici dediğinizde erkek bekliyor herkes, erkek bekleniyor, kapıya geldikleri zaman bile müdür bey diye bakıyorlar, o gözle bakılıyor. Bu da neden kaynaklanıyor kadın yöneticilerin azlığından kaynaklanıyor. Genel kanımız hep erkek egemen toplum olduğumuzdan dolayı hep erkek gözüyle bakılıyor. Erkek gözüyle bakılıyor müdürlere, müdür yardımcılarına. Sanki yöneticilik hep erkek işiymiş gibi”


(Yönetici 12) “...erkeğin önüne geçmemek, kültürümüzden gelen bir alışkanlık. Toplumda yadırganacak bir görüntü oluşturmamak, anne rolünü ihmal etmemek herhalde etkili olmuş ama olmaması gerekiyor.”


(Yönetici 15) “... benim eşim de aynı şeyi söylüyor, kadınlardan yönetici olmaz diyor….”


(Yönetici 13) “... eşim bir gün bana çok kızdı işte. Sabah gidiyorum o zaman sabahçı, öğlenciydik okulumuz eski binadayken falan. ‘Ben seninle öğretmen olduğun için evlendim’ dedi. Mesela bunu söyledi. Her şeyi tarif ediyor bence bu. Öğretmensin diye evlendim, müdür olacağını bilmiyordum o zaman, böyle bir şey söylememiştin. Ben de bilmiyordum o zamanlar gibi. Direkt bana bunu söyledi mesela. Öğretmen olsun, üç ay tatili var. İki dersi olmaz gibi. Onu kabullenmekte çok zorluk çekti eşim. E onun zorluğu ister istemez bana da yansıdı. Tabii çocuk, ev ama zor da olsa düzeni kabul etti”


(Yönetici 14) “…….Çünkü şey yok biz özgüven olarak da aileden itibaren böyle özgüven olarak biraz eksik yetişiyoruz şimdi bu bir gerçek …”


(Yönetici 7) “ ... sayısı artmalı ama bakıyorsunuz işte gene bayan öğretmenler şeye alışkınlar yani. Onun için yeterli oluyor. 2 gün geliyor derse, 3 gün boş, evinde, gününde, pazarında gibi, çocuklarında. Böyle bir hayatı benimsemişler. Yapıyla da alakalı herhalde. Yani ben hani bayanların çok baskılandığı için idari yöneticiliğe sadece öğretmenlik için değil belki ama yöneticiliğe sadece baskılandıkları için yönelmediklerini sanmıyorum. Birçok öğretmen arkadaşla konuştum, ay ben yapamam diyor, ben ne güzel 2 gün 15 saat derse giriyorum diyor, sonra geziyorum günüme, pazarıma… Ben de onu yapamam. Hani güne gideyim, oraya gideyim, buraya gideyim, 3 gün boş kalsın, yatayım, gezeyim, evde durayım. Herhalde biraz da yapıyla alakalı bir şey. Hani o liderlik, yönetim, o hareketlilik, çok çalışma, özveri bu çok kişide yok. Öğretmenliği bile belki tam anlamıyla yapamıyorlar. ”


(Yönetici 13) “Ama zaten kadın yöneticisi az olsun diye bir şey de yok. Yani göstermelik bir engel de yok. Sana engel var demiyor. Belki bu bizim beceriksizliğimiz, bizim istemememiz kadın yönetici olmak istemiyor ya. Derse gireyim çıkayım eve gideyim diye düşünüyor. Hele hele milli eğitim camiasında öğretmen ise en mantıklısı dersine girip eve gitmesi, çocuğuyla ilgilenmesi ya da eşiyle ilgilenmesi.


(Yönetici 21) “Yani ben kendi açımdan cevap verecek olursam ben mesaiyi bitirip eve gittiğim zaman benim ikinci mesaim başlıyor. Çocukların dersleriyle ilgili olsun evin işleriyle ilgili olsun sorumluluklar bana ait. Esim isinden dolayı bir saatlik yol gidip geldiği için de o anlamda bir şey söyleyemiyoruz. Durum böyle olunca bu şartlarda birçok bayan artı yük getiren işlerde çalışmak istemez”


(Yönetici 11) “Şöyle söyleyeyim: Şimdi erkek diyor ki, eşitlik var diyor, eşitlik var mı yok. Eğer bu şekilde giderse 50 yıl bile gider. ... zaten erkek üstün. Atamalarda da erkek ön planda. Kadını düşünmesi için hiçbir sebep yok. Eğer burada gerçekten başbakanımızın dediği gibi pozitif ayrımcılık yapılmayacaksa, kadının oraya ulaşması çok zor.”


(Yönetici 10) “...“İdareciydim ve müdürlüğe vekâlet ettiğim dönemdi. Bir yuvarlak masa toplantısında bir aradaydık hani varya orada çıkıp isyan etmemek için o kadar mücadele ettim ki ... bayan iki kişi vardık bozuk bir üslup, erkekçe bir üslup o kadar rahatsız edici ki anlatamam yani ... 1 hafta kendime gelemedim hiç abartmıyorum. …..Hayır söz almaya çalıştığım halde söz hakkı da vermediler…. O kadar bunaldım ki işte yanımda bayan arkadaş “sus boş ver” ama ben artık varya o toplantıdan nasıl çıktım hatırlamıyorum ve dedim ki inşallah bir daha aynı toplantıda karşılaşmayız bi de yuvarlak olunca. 20 kişiyiz bölge toplantısıydı. Çok kötü yani hele bir böyle erkek bakış açısına sahip bir yöneticinin olması çok kötü”


(Yönetici 22) ... “Evet bir keresinde hatta küfürvari bir yaklaşımla ‘odamı terk et şimdi benim ağzımı bozduracaksın’ gibi bir yaklaşımla karşılaştım. Bu beni çok fazla rahatsız etti. Çok ciddi derecede kızdım ve buna tepki gösterdim. Bir de kadın olmamdan mı gerçi erkeklere de benzer saygısızlıklar yaptığını duyuyorum, görüyorum, şahit oluyorum ama çok fazla inciticiydi. O gün bu gündür hiçbir yani okulumun dahi işi olsa hiçbir şekilde görüşmüyorum o kişiyle ki o da okulun işlerini resmi yazı yoluyla çözmeye çalışıyorum, her yazdığım resmi yazıya olumsuz cevap ya da hiç cevap vermiyor. O neden kendi kendime çözmeye çalışmaya çabası içerisine giriyorum yani destek alamıyorum.”


(Yönetici 7) “Okulun birinde okul müdürüm işte bayan olduğum için giydiğim her kıyafeti eleştirdi Sürdüğüm ojeyi eleştirirdi. İdareci oje sürmezmiş, idareci takı takmazmış, idareci renkli şeyler giymezmiş...”


Tartışma-Düşünme

Kadınların ifadelerini inceleyerek şu konularda saptama yapınız.

* Kadınlara göre kadın yönetici sayısı neden azdır?

* Kadınlara göre toplumda müdür denince neden erkekler akla geliyor?

* Sizin bu konularda ilave etmek istediğiniz farklı görüşleriniz var mı?

* Kadın yöneticilerin az olduğu (her alanda) bir gerçek...

Peki bu durum nasıl düzeltilir?

Yoksa düzeltmek mümkün değil mi?

Veya daha uç bir soru soralım: Şart mı? Böyle kalsın, ne zararı var ki?



Kaynak 11

Tartışma-Düşünme

* 300 yıl çok değil mi?

* İnsan türünün o kadar ömrü kaldı mı?

* Dünyanın geleceğini sadece -veya esas olarak- erkeklere teslim etmek bir risk midir? Düşüncelerinizi örneklendirerek açıklayınız.

* Bu süreci hızlandırmak için ne yapmalı?

Kadınlar ne yapmalı?

Devletler ne yapmalı?

Sivil Toplum grupları ne yapmalı?

*Bu konularla Pozitif Ayrımcılığın bir bağlantısı var mı?



Kaynak 129

İşe alım sürecinde ayrımcılık

Bireyler, 2010 Eşitlik Yasası kapsamında10 iş yerinde yasa dışı ayrımcılığa karşı korunmaktadır. Yasadışı ayrımcılık, korunan bir özelliğe dayalı olarak eşit olmayan muamele olarak tanımlanır. Bu korumalar, işe alma ve seçimden sözleşme feshine kadar istihdam yaşam döngüsü boyunca geçerlidir. Bu, iş ararken ayrımcılığa uğrayan bir kişinin, korunan bir özelliğinden dolayı haksız muameleye uğradığını kanıtlaması halinde ayrımcılık davası açabileceği anlamına gelir.

Başvuru sahiplerini hem temel hem de arzu edilen kriterlere göre değerlendirmek iyi bir uygulama olsa da, bir başvuru sahibini Eşitlik Yasası kapsamında tanımlanan aşağıdaki korunan özelliklerden herhangi biri nedeniyle reddetmek ayrımcılık teşkil edebilir:

 

Kanun tarafından tanınan ve işverenlerin işe alım sürecinde farkında olmaları gereken dört tür ayrımcılık vardır.

a. Doğrudan Ayrımcılık...

b. Dolaylı ayrımcılık, korunan özellikler nedeniyle bir birey üzerinde zararlı etkisi olan kural veya politikalarla ilgilidir. Örneğin, bir iş ilanında koşullara bağlı olarak asgari hizmet yılı şartı belirtiliyorsa, genç işçilere karşı hukuka aykırı yaş ayrımcılığı teşkil edebilir.

c. Taciz, bir kişinin kendisini korkutulmuş veya gücendirilmiş hissettiren davranış ve davranışlara maruz kalmasıdır. İşe alım sürecinde bir örnek olarak, bir adayın dini veya cinsel yönelimi hakkında şaka yapmak taciz olarak kabul edilebilir.

Son olarak d. mağduriyet, bir kişinin ayrımcılık şikayetinde bulunarak haklarını ileri sürdüğü veya iddia ettiğine inanıldığı için haksız muameleye maruz kalmasıdır. İşe alımda bu durum, şirket içinden bir adayın ayrımcılık şikayetinde bulunduğu için seçilmemesi durumunda olabilir.

Bir istihdam veya işe alım kurumuna işe alım sürecinde e. ayrımcılık yapma talimatı vermenin de yasa dışı olduğunu not etmek önemlidir. Bu talimatları yerine getirmeleri halinde hem kendileri hem de talimatı veren işveren sorumlu olur.



Tartışma-Düşünme

*Doğrudan ayrımcılık için tartışınız. Bu türden bir ayrımcılığa hiç tanık oldunuz mu? Örnekler vererek bu maddenin anlaşılmasına katkıda bulununuz.

*Diğer ayrımcılıklar konusunda da (b c d e) bizzat yaşadığınız/tanık olduğunuz durumlardan örnek vererek tartışınız.



Kaynak 13

Çok bilinen yukarıdaki görsel, pozitif ayrımcılığı ve onun çıkış noktası olan denkleştirici adaleti çok iyi ifade etmektedir. Buna göre:

* Eşitlik Hakkının her zaman ve her durumda yeterli olduğunu, adaleti sağladığını kabul edebilir miyiz? Neden?

* Yukarıdaki görsele ilgili şu türden eleştiriler gelse cevabınız ne olurdu.

Oğlan daha küçük. Büyüyüp boyu uzayınca daha iyi görebilecektir. Boyca ve yaşça, diğerleriyle eşit duruma geleceği zamanı beklemeli.

Yetişkin erkeğin altından alınan sandık haksızlıktır. Bu yüzden sahayı daha rahat görmesi engellenmiştir.

* Kadınları düşünelim.. Erkek ve kadın eşittir diyor yasalar.. “Yasalarda yer alan eşitlik hakkı, kadınları erkeklerle eşit duruma getirmiştir ve bu yeterlidir” demek mümkün mü? Buna cevap vermek için bundan önceki kaynaklarda yer alan; bilgi, fikir ve verileri göz önüne getirerek düşününüz. Ayrıca şu kaynağa da bakarsanız iyi olur.11

* Mesela aşağıdaki paragrafta bir yöneticinin yaptığı konuşmayı okuyunuz. Bu kişinin fikirlerine katıyor musunuz? Nedenleriyle açıklayınız.

UN Women Partner İlişkileri Yöneticisi Meral Güzel ise kadını güçlendirmek adına yapılan çalışmaların yalnızca kadınlara yönelik olmaması gerektiğini belirterek, “Amaç kadının güçlenmesi, iş dünyasında kadının kalkınmasını sağlamaksa sisteme eşitlik getirilmesi yeterli. Çünkü dünyadaki tüm kadınlar pozitif ayrımcılık değil sadece eşitlik istiyor. Yasalar önünde, finansmana erişimde, eğitimde kısaca her alanda eşitlik” dedi. İş dünyasındaki politikalara da değinen Güzel, “Ekonomik hayattaki kadına yaklaşımımızda, kadını yardım edilmesi gereken, kırılgan bir birey olarak görürsek baştan hata yaparız. Bu bakış açısıyla başarılı olma şansımız mümkün değil. Bakışımız şu olmalı; bu toplum yarı yarıya kadın ve erkelerden oluşuyor. Kadına eşitlik verildiğinde erkeğin eşitliği azalmıyor tam aksine erkek de daha fazla özgürleşiyor” diye konuştu.12


* Kadınlar için çeşitli alanlarda pozitif ayrımcılık adımlarını içeren bir eylem planını tartışarak hazırlayınız.



Kaynak 14

Aşağıdakilerden hangileri ayrımcılık veya pozitif ayrımcılık olarak değerlendirilebilir?

a. Bir kişiye işe alım sürecinde gerekli becerilere sahip olduğu ve kendisiyle sözleşme imzalanacağı bildirildiğinin ertesi günü sözleşme yapmayacaklarını çünkü sigara içtiğini öğrendiklerini bildiriyorlar. Kişi bu bilgiyi nereden aldıklarını soruyor onlar da bunu söylemeyemeyeceklerini ifade ediyorlar.

b. Anaokulunda öğretmen olmak için başvuran kişiye yönetici sigara içip içmediğini sorar.

c. İşe alım sürecinde, adaya evli misiniz diye sorar yönetici. Aday bu sorunun cevabının benim yapacağım işle bir ilgisi yok diyerek soruya cevap vermeyi redder. Aday işe alınmaz o da bu olayı ileri sürerek şikayet eder, dava açılır ve tazminat almaya hak kazanır (abd).

d. Ev içi şiddet mağduru kadınlar için açılan koruma evine sadece kadın çalışan alıyorlar.

e. İstanbul belediyesi aldığı bir kararla gece 12’den sonra kadınların istedikleri yerde otobüsten inebileceklerini açıkladı.

f. Şehirler arası otobüslerde kadınların yanına erkek yolcu alınmaz: “Bayan Yanı Uygulaması”

g. Bazı lokanta, bar ve kahvelerde cinsiyete göre kadın erkek tuvalet ayrımı kaldırıldı. Buralarda tek tip tuvaletler var herkes bu ortak tuvaleti kullanıyor.

h. İşten çıkarılmak üzere resmi ihbar alan bir kadın çalışanın hamile olduğunu öğrendiklerinde bu kararı kaldırdılar.

i. Kadın evlendiğinde kocasının soyadını almak zorundadır ama erkekler için böyle bir zorunluluk yoktur

j. Kadın aday, bir firmanın İnternet sitesi üzerinden iş başvurusu yapmış, farklı kişilerle yaptığı görüşmeler neticesinde insan kaynakları tarafından aranarak işe alındığı bildirilmiştir. Ancak, hamile olduğunu ilgili kişilere bildirmesi üzerine işe alım süreci olumsuz sonuçlandırılmıştır.

k. Yakın zamana kadar Güney Afrika Cumhuriyeti’nde siyahların beyazların gittiği bir çok yere gitmesi/girmesi yasaktı.

l. Osmanlı Devleti’nde gayri müslimlerin ata binmesi, köle edinmesi yasaktı.

m. Bir ülkede kadınların ve erkeklerin bindiği otobüsler ayrıdır. Herkesin ortak kullanabileceği bir otobüs de tahsis edilmemiştir.

n. Orsus vd./Hırvatistan davasında AİHM; Roman çocukların Hırvat diline yeteri kadar hâkim olmamaları nedeniyle, sadece Roman öğrencilerden oluşan sınıfa yerleştirilmelerini ırk ayrımcılığı olarak kabul etmiş ve ihlal kararı vermiştir.

ö. Denizli’de bulunan bir dükkânın vitrinine “İRAN, SURİYE, AFGAN MÜŞTERİ BU DÜKKÂNA GİREMEZ, ALIŞVERİŞ YAPAMAZ, GİRERSE BU MEKÂNDA DAYAK YER! SORUMLULUK KABULÜMÜZ DEĞİLDİR!” yazılmıştır.

p. Bir özel okula sadece gelir durumu yüksek olan ailelerin çocukları kabul edilmektedir.

r. Bir kadın ev kiralamak ister ama evli olmadığı gerekçe gösterilerek reddedilir.

s. Kişinin HIV pozitif olması nedeniyle haklı bir gerekçe olmaksızın çalıştığı restoran tarafından işine son verilmiştir.

t. Engelli olan ve elektrikli bir sandalye kullananan bir kişiye diğer çalışanlara yasak olmasına rağmen nakliye asansörünü kullanma izni verilmiştir.

ü. Bir üniversite, kütüphane görevlisi işe alımına dair yayınladığı ilanda; sadece 25 yaş altı kişilerin başvurabileceğine şartını koymuştur.

v. Evsahibi emlakçıya evini bekara, erkeğe vermemesi yönünde talimat verir. Emlakçı da bu talimata uyar13

y. Bir etkinlik dolayısıyla İstanbul valiliğinin aldığı karar gereği bir çok yaya ve araba yolu trafiğe kapatıldı bazı engelli vatandaşlar kendilerine en uygun olan yerlerden geçemedikleri için işlerine gidemediler.14


Kaynaklar

Linkler

https://www.raporlar.org/ust-duzey-karar-almada-kadin-katilimi-raporu-tesev/

https://kadav.org.tr/yayinlarimiz/raporlar/kadina-yonelik-siddet-raporu-2/

https://turkiye.un.org/tr/201867-bm-kad%C4%B1n-biriminin-yeni-raporuna-g%C3%B6re-toplumsal-cinsiyet-e%C5%9Fitli%C4%9Finin-sa%C4%9Flanmas%C4%B1-300-y%C4%B1la

http://adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/handle/11607/3034

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1664130

https://cuq.in/9IZC TUİK, İstatistiklerle Kadın, 2022

https://www.ilerihaber.org/yazar/pek-edepli-erkekler-ile-edepsiz-kadinlar-142198

https://www.cumhuriyet.com.tr/kultur-sanat/edepsiz-kadinlar-kundura-sinemada-1995204

https://www.amnesty.org.tr/icerik/ayrimcilik

https://www.tihek.gov.tr/pages/Ayrimcilikla-Mucadele-ve-Esitlik

https://www.echr.coe.int/documents/d/echr/handbook_non_discri_law_tur

https://www.legislation.gov.uk/ukpga/2010/15/contents



Yazılı Kaynaklar

Jane Austen, Northanger Abbey, T. İş Bankası Yayınları, 2012

(DP) Duby, Perrot, Pantel, (ed.); Kadınların Tarihi, Ana Tanrıçalardan Hristiyan Azizelere, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2005, cilt 1.

(NB) Nicole Bacharan, Kadınların En Güzel Tarihi, T. İş Bankası Yayınları, 2014/2

(JD) Josephine Donovan. Feminist Teori, İletişim Yayınları, 2014/8

(AO) Aygül Ocak, Türk Eğitim Yönetiminde Kadının Adı Yok, ALANYAZIN Eğitim Bilimleri Eleştirel İnceleme Dergisi, Bahar 2021

(FT) Filiz Tanrısevdi, Eğitim Örgütlerinde Kadın Yöneticilerin Karşılaştıkları Cam Tavan Sendromu, Yükse Lisans Tezi, http://adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/handle/11607/3034

(FT) Funda Civek - Tolga Ulusoy, Cam Tavan Sendromu ve Yetenek Yönetimi: Kavramsal Bir Değerlendirme. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1664130

(KB) Kamla Bhasiin, What Is Patriarchy? (Kali primaries) Paperback – June 1, 1993

(ÖÖ) Öznur Özkaya, Pek edepli erkekler ile edepsiz kadınlar… https://www.ilerihaber.org/yazar/pek-edepli-erkekler-ile-edepsiz-kadinlar-142198


Dipnotlar

1 https://insanvedemokrasi.blogspot.com/2016/12/ders-kitaplarndaki-insan-haklar.html

2 İlk iki görsel için şu kaynağa bkz. https://kadinlarsahnesi.blogspot.com/2016/12/ders-kitaplarnda-toplumsal-cinsiyet.html üçüncü görsel: Faruken Bayraktare’ye aittir. https://tr.wikipedia.org/wiki/Faruk_Bayraktar

Diğerlerinin kaynağı altında yazıyor. İlk veri (a): (AO)'dan alınmıştır. bkz. Kaynaklar

4 Jane Austen’ın Northanger Abbey'inden bir alıntı. Alıntıyı şu kaynaktan aldım: Kadınların Tarihi, cilt 1, s. 20

6 Yazıda sözü geçen kitaplar şunlar:

-Kadının Sesi Yok, Etaf Rum, Çev: Arzu Altınanıt, İthaki Yayınları, 2022.

-Sesim Duyulana Dek, Abi Daré, Çev: Filiz Çakır, Epsilon Yayınları, 2022.

12 https://turkonfed.org/tr/detay/3454/kadinlar-pozitif-ayrimcilik-degil-esitlik-istiyor

13 söz konusu ayrımcı muamelenin 6701 sayılı TİHEK Kanunu’nda sayılan ayrımcılık temellerinden en az birine dayanması gerekmektedir. Doğrudan ayrımcılık incelenirken haklı gerekçenin bulunup bulunmadığına dikkat edilmelidir. Yapılan muamele, işlem veya durumun objektif, ölçülü ve makul bir nedene dayanması halinde ayrımcılık yasağı ihlal edilmemiş olacaktır.

14 Dolaylı ayrımcılık örneği...

Hiç yorum yok: